EŞİK’ten kadın cinayetleri tepkisi: Meclis’te göstermelik araştırma komisyonları kurularak şiddet önlenemez

“`html

T24 Haber Merkezi

Eşitlik İçin Kadın Platformu (EŞİK), Meclis’te oluşturulan ve başında bir erkeğin bulunduğu kadın cinayetlerini araştırma komisyonunu eleştirdi. EŞİK, “Kadına yönelik şiddetin sebeplerini ve çözüm yollarını inceleyecek gibi görünen bu komisyon, aslında toplumun zamanını çalan bir girişimdir. İktidar, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ayrımcılığı Önleme Araştırma Komisyonunu kurarken, bu alanda hiç bir uzmanlık ya da deneyimi bulunmayan bir erkek milletvekilini başkan olarak atadı. İktidara önerimiz, bu boş çabalarla zamanlarını harcamamaları ve kamu kaynaklarını israf etmemeleridir. Önceki komisyonların raporlarını dikkatle incelemeleri yeterli olacaktır.” şeklinde konuştu.

EŞİK’in yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“25 Kasım, Dominik Cumhuriyeti’nde bir diktatör tarafından öldürülen Mirabel kardeşlerin anısına, Birleşmiş Milletler tarafından Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak belirlenmiştir.

Dünya genelinde yaygınlaşan kadın düşmanı ve eşitlik karşıtı tutumlar, kadın cinayetleri başta olmak üzere şiddetin her türlüsünü artırıyor. Filistin ve Ukrayna’daki savaşlar gibi çatışmalarda kadınlar ve çocuklar, maruz kaldıkları ağır şiddetle baş başa kalıyorlar. Bu durum, savaşlar, diktatörlükler ve toplumsal gerilemelerle kadına yönelik şiddet mücadelesinin ne denli iç içe bir olgu haline geldiğini gözler önüne seriyor.

Kadına yönelik şiddet, bireysel bir mesele olmanın ötesinde toplumsal bir sorundur. Kapitalist sistem ve ataerkinin tetiklediği eşitsizlikler, bu sorunu daha da derinleştirerek küresel bir sorun haline getirmiştir. Eğitim, yaş, din veya etnik köken ayrımı yapmadan, milyonlarca kadın, çocuk ve LGBTİ+ bireyler, insani olmayan şiddet olaylarıyla karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Bu duruma karşın, birçok devlet, temel insan hakları belgelerini uygulamada yetersiz kalıyor, kanunlar kâğıt üzerinde kalmaktadır. Kadın-erkek eşitliği kavramı, pek çok ülkede hala tehdit altındadır.

Bu yüzyıl, kadınların en kapsamlı şekilde korunduğu İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesiyle, Türkiye’nin dünya genelinde geri gidişin en belirgin örneği haline geldiği bir dönem olarak anılacaktır. Cinsiyet eşitliğini tehdit eden politikalar uygulanmakta ve seçme hakkı ihlal edilerek görevden alınan belediyelerde kadın ve eşitlik birimleri kapatılmaktadır.

Kadına karşı şiddetle mücadelenin temeli sadece polis tedbirlerinden ibaret olamaz

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın kadına yönelik şiddeti önleme işlevi, neredeyse ortadan kalkmış durumdadır. Bakanlık, görevlerini Diyanet İşleri Başkanlığı’na devretmiş gibi görünmektedir.

Kolluktan sorumlu İçişleri Bakanı, “Kadınlar kendilerini öldürmeye gelen erkeklere kapıyı açmamalı” diyerek öldürülen kadınları suçlamaktadır. Bakanlığa bir soru yöneltiyoruz; her yıl yüzlerce kadın, şiddet failine kapı açtıkları için mi hayatlarını kaybediyor? KADES uygulaması ve elektronik kelepçe gibi önlemler mevcut olsa da, neden etkili bir şekilde uygulanmıyor? 2023’te duyurduğunuz verilere göre, KADES uygulaması 7 milyon 365 bin kişi tarafından indirilmiş, 1 milyon 382 bin ihbar yapılmış. Ancak sadece 1500 elektronik kelepçe uygulanmıştır. Kadınlar, kelepçe talep ettiklerinde çoğu zaman kelepçe bulamama yanıtı alıyor. Şiddete uğrayan ya da hayatını kaybeden kadınların sorumluluğu hükümete ait değil midir?

6284 sayılı yasa kapsamındaki koruma kararları neden yalnızca kağıt üzerinde kalmaktadır? Neden bu kararları ihlal edenler hakkında belirtilen ceza uygulanmamaktadır? Adalet Bakanlığı’nın getirdiği 9. yargı paketinde zorlama hapsinin tartışılması üzerine neden itiraz edilmemiştir?

6284’e göre, altı aya kadar verilebilecek uzaklaştırma kararları, kısa sürelerle sınırlanarak etkisiz hale getirilmektedir. Karar verilirken gereken risk değerlendirmesi yapılmamaktadır. Bu noktada tekrar soruyoruz: 6284’ün etkin bir şekilde uygulanması için kaç kadının daha katledilmesi gerekmektedir?

Meclis’te geçici ve etkisiz komisyonlar ile şiddet önlenemez

Şiddetin sebeplerini ve çözüm yollarını inceleyecek yeni bir komisyon kurmak, toplumun zamanını baştan sona ziyan eden bir çaba olarak değerlendirilmektedir. Kadınlara Yönelik Şiddet ve Ayrımcılığın Önlenmesine İlişkin kurulmuş olan komisyonun başvena, alanında uzmanlık ya da deneyimi bulunmayan bir erkek milletvekili atanmıştır. İlk toplantısında, komisyonda görev alan üç kişilik divana da iki erkek milletvekili seçilmiştir. Bu durum, kadın şiddetini ele almak için kurulmuş bir komite için felaket bir haber niteliğindedir.

İktidarın kurduğu bu komisyona ve diğer geçmişte oluşturulan komisyonlara önerimiz, gereksiz yere çaba harcamamaları ve halkı oyalamamalarıdır. Bu ekonomik kriz döneminde kamu kaynaklarını israf etmemelidirler. Yıllardır oluşturulan komisyonların raporlarını okumaları yeterli olacaktır.

2005 tarihli meclis araştırma komisyonunun raporu, etkili bir yol haritası sunarken, önceki genelge kadın örgütlerinin katkılarını içermekteydi. Ancak bu genelge, beş yıl sonra unutuldu. En son olarak, 2023/16 sayılı genelge ile yürürlükten kaldırılmıştır. 2006 genelgesinin altında, aynı zamanda bu düzenlemenin tarihe gömülmesine sebep olan 2023 genelgesinin de imzası bulunmaktadır. Geçtiğimiz yıl Kadına Yönelik Şiddet Mücadele Günü’nde iktidar, gerçek bir şiddetle mücadele yapmadığını bir kez daha kanıtlamıştır.

Bakanlık, çocukları bile koruyamazken, daha çok doğurmaya teşvik edilen kadınlar, yine de korumasız kalmaktadır. Şiddetle mücadele etme iddiasında olan komisyonlar, bir şey elde etmedikçe yalnızca zaman kaybı yaratmaktadır.

Kadına karşı şiddetle mücadelede en etkili yol, eşitlik sağlamak!

Siyasal iktidara çağrımızdır; “Yasalara saygı gösterin, faillerin cesaretlenmesine neden olmayın.” Muhalefet ve tüm toplum kesimlerini, kadına yönelik şiddetle mücadelenin toptan bir mücadele olduğunun bilincinde olmaya davet ediyoruz.

Yaşam hakkı, insani bir hak olarak nitelendirilir. Bunun yerine getirilmemesi, kadınlar ve çocukların canlarını tehlikeye atmaktadır. Her kim görevini yerine getirmiyorsa, eşitsizlik ve şiddet iklimini destekliyorsa, kadınların tarihinde ve zihninde yerleri, yargılamaya tabi tutulmalıdır.

Türkiye’deki kadınlar, laik ve demokratik bir düzende, barış içinde, eşit ve şiddetsiz bir yaşam mücadelesinden vazgeçmeyeceklerdir.


“Doğal gıdaya ulaşmanın bir yolu var!”

“`